21 Nisan 2019 Pazar

Bangkok Gezi Yazisi


Bangkok'a, Phuket'ten yaptigimiz yaklasik 1 saatlik bir ucusla variyoruz. Gece 3'te indigimiz icin sabah 6-7'ye kadar havaalaninda uyumaya karar verdik ve gozumuze guzel bir yer kestirip 3-4 saat uyuduk. Havaalaninda merkeze kadar otobusle merkezden hostele ise Grab ile gittik. Bu arada bu gezi boyunca kaldigimiz en kotu hostel burasiydi. Neden derseniz... Kahvalti sadece iki dilim ekmek ve cok kotu bir recelden olusuyordu. Banyo ve tuvaletler yeterince temiz degildi. Odalar da ayni sekilde. Yataklar hic rahat degildi gibi gibi bir suru neden... Hostele esyalari atip dogruca karnimizi doyurmaya gidiyoruz. Yakinlardaki bir otelin acik bufe kahvaltisi hemen gozumuze carpiyor ve 350 baht odeyerek biz de kahvaltiya dahil oluyoruz. Otel Fransiz'lara hitap ettiginden coook uzuuun zaman sonra ilk defa Avrupai tarzda bir kahvalti yaptim. (Cin'de bu tarz yiyeceklere Western Food deniliyor ve bulmasi bir hayli zor). Daha sonra sehri yuruyerek gezmeye basladik. Sokaklar oyle temiz, duzenli degil. Hatta bazi yerler kotu bile kokuyor. Ornegin Singapur'lar kiyasladigimizda Singapur bildiginiz Avrupa olacakken Asya'ya dusmus gibi bi yerdi. Ama Tayland'i size sevdiren detaylar cok daha fazlasi. Ulkedeki atmosfer, kendine has havasi, ufak tefek detaylar... Sokaktaki saticilar, etrafta dolasan tuk tuk'lar... Gezintimizi tamamlayip hostele yerlestikten sonra aksam icin biraz daha merkeze gidiyoruz. (Siam Center bolgesi)  Yemegimizi yiyip meshur Lumpini Park'i gormeye gidiyoruz. Aksam saatleri oldugu icin hava biraz daha katlanilir sicaklikta ve park spor yapan insanlarla dolu. Fotograflarimizi cekip kendimize guzel bir roof top bar buluyoruz ve bugunu cok yorulmadan bitirmeye calisiyoruz.

Ikinci gune Grand Palace'i ziyarete ederek basliyoruz. Budist tapinaklarina girerken hep bacaklarinizi ortmeniz isteniyor eger kisa bir sey giydiyseniz ya da askili varsa ayni sekilde en azindan T-shirt giymeniz isteniyor. Buraya girerken de- aslinda tamamiyle bir tapinak degil, adi uzerinde saray; ancak giriste kol, bacak ortmeden giremiyorsunuz. Zaten bunu dusunup girise bir dukkan koymuslar alisveris yapabileceginiz. Grand Palace gercekten etkileyici bir sekilde insa edilmis. Gezmesi cok uzun suruyor ve duvarlarin her birinde ayri bir isleme ayri bir detay var. Hayranlikla burayi izleyip yonumuzu hemen meshur Yatan Buda yani Reclining Buddha heykeline ceviriyoruz. Bu arada ufak bir not. Eger buranin lokasyonunu Google Maps'ten kontrol ederseniz yanlis gosteriyor. Yani yaklasik 2 saat uzaklikta gibi gosteriyor ve internetten gordugum kadariyla bir cok kisi bu konuda karmasa yasamis. Halbuki burasi Grand Palace'a oldukca yakin yurume mesafesinde. Tuk tuk'lara da binmeyin cunku hem kaziklamaya calisacaklardir hem de zaten gercekten yuruyerek 10 dk. varabilirsiniz. Reclining Buda'nin resimlerini daha once cok gormustum ama ben bu kadar buyuk oldugunu tahmin etmiyordum. Girer girmez hayranlikla inceleyeceginiz ayri bir yapi. Bu arada buraya girerken ayakkabilarinizi koyabileceginiz posetler var almayi unutmayin yoksa giriste giremeden geri cevrilirsiniz.  Wat Pho bolgesini bitirip Wat Arun bolgesine geciyoruz. Bunun icin de aradaki kanali 5 Baht odedigimiz botlara binerek geciyoruz. Bu bolgede Wat Arun disinda gorulecek pek bir sey yok. Ancak kanal uzerine kurulu evleri gormek istiyorsaniz Wat Arun'u gecip biraz yurudugunuzde Bangkok'un ruhunu daha iyi hissedebilirsiniz. Turistik gezilerimizi tamamlayip tekrar bir Thai masaji istiyoruz ve 300 Baht odeyerek 1 saatlik Thai masajimizi yaptiriyoruz. Aksam icin Black Cabin isimli gayet guzel bir bara gidiyoruz. Burayi internette canli muzik icin gidebilecegimiz barlar arasinda gorduk. Cikan grup Ingilizce parcalar caliyordu ve gayet eglenceli bir aksam gecirdik ve boylelikle 2. gunumuzu de tamamlamis olduk.

3.gun icin gunubirlik Pattaya'ya gitmeye karar verdik ve otobus terminalinden aldigimiz biletlerle yaklasik 2 suren bir yolculukla Pattaya'ya ulastik. Burda bizi Malezya'da tanistigimiz bir Turk abimiz karsiladi sagolsun. 30 dk'lik vapur yolculuguyla buradaki bir adaya vardik ve burada denize girdik. Acikcasi Phuket'ten sonra cok hosuma gitmedi genel olarak Pattaya. Aksam soyle bir Walking Street'te yuruduk. Ama asiri turizm odakli geldi sanirim bize ve cok kalmak istemedik. Tekrar otobusle Bangkok'a donus yaptik.

Vee Bangkok'un hem de gezimizin son gunu. Gunu biraz alisverise ayirarak gecirdik. Cin'de bulamadigimiz seyleri ya da orada pahali olan seyleri stokladik. Bol bol Western Food yedik. Donme vakti ama donmek istemiyoruz. Hava cok guzel. Tatildeyiz vs derken mecbur donus yolu gorundu. Topladik bavulumuzu cagirdik Grab'i ve dogru havalanina... Bangkok'tan Xi'an'a direkt ucusla yaklasik 5 saatte geldik. Ucus cok sarsintiliydi. Oldukca korktuk. Ancak neyse ki sag salim vardik. Vardik ama hava soguk. Mecbur montlari giyecegiz. Soyle bir huzunle baktik birbirimize Elena'ya ama iste her guzel seyin bir sonu var...

Hostelin linkini birakmiyorum cunku gercekten tavsiye etmiyorum. Ismi Feel Like Home Hostel. Denk gelirse secmeyin : )


20 Şubat 2019 Çarşamba

Tunus Gezi Yazisi









Tunus'un baskenti Tunis'a Istanbul Ataturk Havalimani'ndan yaklasik 4 saatlik bir ucusla variyorum. Havalanindan kaldigimiz yere taksiyle gitmem soylendi. Taksiyle pazarlik yaptik; en azindan ben oyle dusunuyorum. Ancak vardigimizda benden konustugumuz rakamin fazlasini istedi. Biraz kavga ettik ancak ben de zaten yoldan yeni gelmisim, yorgunum vs derken verdim istedigi parayi. Kaldigimiz yer kiralik bir ev mantigindaydi. Buraya arkadasimizin dugunu icin geldik ve evi onlar bizim icin tutmustu zaten.
Kahvalti icin once bir seyler yiyoruz. Burada ton baligi inanilmaz fazla tuketiliyor. Fransizlarin da malum etkisi nedeniyle ton balikli krep cok yaygin. Ton balikli pizza da ayni sekilde. Tunus gezim boyunca kac tane ton balikli krep yedim bilmiyorum. Kaldigimiz yerden merkeze metroyla gidelim diyoruz ancak metro dedigime bakmayin. O kadar eski o kadar kotu bir metro ki... Hava sicak. Icerisi 100 derece. Insanlar metro kapilarinin aralarina girip kapanmasini engelliyor. Yabanci bi biz variz tabi millet dik dik bakiyor nerden dustu bunlar buraya diye : ) Yani eger yolunuz buraya duserse metroya binmeyin taksiye binin. Zaten tek ulasim araci taksi. Oldukca da ucuz. Sadece kaziklamalarina izin vermeyin. Merkeze yani medina denilen carsiya gelip burayi turluyoruz ve meshur sokak yemegi bambolini'yi deniyoruz. Aslinda bizdeki lokmaya cok benziyor ama biraz daha yumusak bir hamurdan yapiliyor.
Aksam eglence icin Gammarath bolgesi meshur. Burada oldukca fazla club ve bar var. Temmuz ayinda Kuzey Afrika haliyle cok sicak. Gunduzleri sokaklar neredeyse bombos. Gece ise insanlar aksam yemegini 10-12 arasi yiyip sokaklara dokuluyor.
Tunis'te son gece dugune katilip burdan farkli bir sehre Hammamet'e geciyoruz. Kaldigimiz yere kahvalti dahildi. Ancak Tunus'ta genelde sanirim kahvalti da tatli yediklerinden her sey tatli geliyor. Kek, recel... Yine de hic yoktan iyidir diyoruz. Hammamet'de benim favorim Cartage Land oldu. Aquapark ve eglence parki icin giris bileti alip tum gunu burada gecirdik. Gercekten eglenceliydi ve o sicakta yapilabilecek nadir seylerden biriydi. Bu arada yine bu bolgede ustu kapali yanlari acik guzel bir tur otobusu var. Yine deneyebilirsiniz etrafi gezmek icin eglenceli.
Hammamet'den sonra Sousse'a geciyoruz. Bu 3 sehirden benim favorim kesinlikle burasiydi. Zaten turist sayisi da burada daha fazlaydi. Biz kalacak yer icin siradan bir oda secmistik ancak odalari kalmadigi icin bize oteldeki tek suit odayi vermek zorunda kaldilar mehcup olmamak adina. Oda cok buyuktu ve direkt denize bakiyordu. Aradan sadece kucuk bir cadde geciyor. Bu arada boylelikle farkettik ki gecenin 3-4'unde deniz hala cok kalabalik. Havanin sicakligindan millet geceyi denizde geciriyor herhalde. Ilk gun biraz etrafi kesfedelim istiyoruz ancak hava da bir o kadar sicak. Zar zor bir muzeyi buluyoruz. Zar zor cunku Google Maps pek dogru islemiyor burda. Cogu yer yanlis pinlenmis. O yuzden sansiniz varsa bir sekilde buluyorsunuz gideceginiz yerleri : ) Ertesi gun icin planimiz El Jem isimli tarihi bolgeyi gormek. Otobus terminalinden 1 saatlik yolculukla buraya ulasiyoruz. Ancak burasi biraz daha kucuk bir bolge oldugu icin insanlarin bakislari rahatsiz edici derecede. Hatta burada bir adamin tacizine bile ugradik. Surekli takip edip pesimizden gelmeye calisti ancak neyse ki atlatabildik. Ancak El Jem kesinlikle mukemmeldi. Gorulmesi sart yerlerden. Onca yil o taslar nasil dayanmis bu Romalilar burayi nasil insa etmis diye agzimiz acik dolastik. O sicaga ragmen burayi oyle tasarlamislar ki resmen serinligi hissediyorsunuz. Bu arada burdan Sousse'a tren de varmis ancak saatleri uymadigi icin kullanamadik. Tekrar klimasiz minik dolmusa binip geri donduk.
Son gun ise Tunus deyince akla ilk gelen yerlerden Sidi Bou Said bolgesini gormek oldu. Mavi beyaz renkleriyle, islemeli kapilariyla ve deniz manzarasiyla inanilmaz bir goruntu olusturmus bu bolge. Zaten turistlerin en yogun oldugu bolgelerden biriydi.
Tunus'ta Turklere karsi inanilmaz bir hayranlik var. Zaten Turk dizilerinden oyle alismislar ki aramizda hangi dil konustugumuzu bile anliyorlar. Eger Tunus'luya benzemiyorsaniz ve kadinsaniz erkeklerin 'yogun' ilgisine, ama rahatsiz edici, maruz kalmaniz cok normal demek de istemiyorum ancak baska bir kelime bulamadim maalesef. Ukraynali arkadasim bana Turkiye'ye gitmektense Tunus'a gitmenin daha guvenli olduguna dair bir sey duydugunu soyledi ve gercekten sok oldum. Kadin guvenligi konusunda harika isler basarmasak da genel itibariyle kiyaslarsak tarafsiz bir bakis acisiyla kesinlikle Turkiye diyorum : )

Phuket Gezi Yazisi

Hic planda yokken iki gun icinde ani bir plan degisikligi ile kendimizi Phuket'de bulduk. Daha onceden hep gitmek istedigim bir yerdi ve zaten Guangzhou donus biletimi yakmayi goze alip Phuket bilet almami da bu istek tetikledi. (Bu arada bir arkadasimiz Guangzhou ucagina bizsiz bindi; ismimiz anons edilmis ve ucak bizim yuzumuzden gecikmeli kalkmis.)
Havaalanina vardigimizda Ukraynali arkdasim e-vizeye basvurdugu icin biraz beklemek zorunda kaldim onu ama ben gayet rahat bir sekilde sadece pasaportumu gostererek ulkeye giris yaptim. Tayland genel itibariyle Budizm'in hakim oldugu bir ulke oldugu icin havaalaninda bile Buda heykelleri ve cesitli yasaklarla ilgili uyarilar gormeye basliyorsunuz. Yasaklari biraz acmak istiyorum ki Budizm'in ne kadar yaygin oldugu anlasilsin. Ornegin vucudunuza Buda seklinde bir dovme yaptirmaniz ya da boyle bir dovmeniz varsa onu gostererek gezmeniz yasak. Buda gibi oturup onu taklit ederek fotograf cekilmek yasak. Bir de Buda isimli bar, cafe acmaniz yasak. Bunlari yaptiginizda ciddi para cezalari var. Bu uyarilari daha ulkeye girmeden, pasaport kontolunden gecmeden sinir memurlarinin gorev yaptigi kabinlerin uzerinde gorebiliyorsunuz. Giris yaptiktan sonra hostele gitmek icin hemen bir Grab cagiriyoruz. (Bir onceki Kuala Lumpur gezi yazimda bu uygulamadan bahsetmistim). Son dakkada secmis olmamiza ragmen hostelden cok memnun kaldik. Sadece lokasyon olarak adanin plajlara yakin olan tarafini degil de Old Phuket denilen merkeze yakin olan kismini secmisiz. Ama ustu acik otobuslerle plajlara oldukca ucuza 30 dk bir yolculukla ulasabiliyorsunuz. Hostele yerlestikten sonra hemen kendimizi disari atip etrafi  kesfe ciktik. Cin'de ve Singapur'da gordugumuz 7/11 denilen marketler Tayland'da abartmadan soyluyorum her adim basi vardi ve bu gezimizde bu marketler maddi acidan bizim kurtaricimiz oldu. Cunku yemek, sandvic ve her turlu icecegi burda bulabiliyorsunuz ve size isitip veriyorlar. Yine bu marketlerden birinden Tayland turist hatti aldik. 8 gun boyunca kullabiliyorsunuz ve size sinirsiz internet veriyorlar. Cogu zaman Grab kullanmak zorunda kaldigimiz icin wifi'yla ugrasmamak adina hat almak mantikli oldu bizim icin. Artik yemek vakti geldi. Buyuk bir alis veris merkezi icinde bir yeri gozumuze kestirdik ve lokal bir seyler deneyelim istedik. Buraya gelmeden once Tayland mutfaginin ne kadar baharatli ve aci oldugunu duymustuk. Yemekleri secerken aci olup olmadigini sorduk, onlar da cok hafif aci oldugunu soylediler. Biz de guvendik mecbur. Ben pilav ve hindistan cevizli korili bir balik yemegi aldim. Yemek cok guzeldi ama oyle bir aciydi ki... Aciyi makul dozlarda seven biri olarak benim icin bile cok aciydi. Karnimizi doyurup hostelimizde biraz dinlenmeye cekildik.
Aksam bizim oldugumuz lokasyona yakin Monkey Hill olarak gecen tepeye tirmandik. Oldukca uzun surdu cikmamiz. O sicak havada yokus cikmak hic hos degildi acikcasi ama maymularin arasindan yurumek gercekten cok farkli bir deneyim oldu. Donus yolunda maymunlardan bir tanesi arkadasimin cantasina yapisti ve cekmeye basladi. Arkadasim da oyle dondu kaldi ne yapacagimizi sasirdik. Neyse ki yerli halktan bir tanesi ellerini cirpti ve maymunu kovaladi. Ama baya bir korktuk tabi. Donuste aksam yemegi icin Old Phuket'in merkezindeki bir AVM'ye gidip guzel bir Pad Thai yedik ve gunu tamamladik.
Ertesi gun biraz yuzmek icin Phuket'in meshur ustu acik otobuslerine binip plajlar bolgesine gittik. Burasi Rus turisler yuzunden kucuk bir Rusya havasindaydi. Semsiye ve sezlonglar icin kisi basi 10 yuan civari bir ucret odeyip aksama kadar denizin tadini cikardik. Butun gun ne yedik derseniz tabiki de plajin karsindaki 7/11 yine kurtaricimiz oldu. Donus yolunda Phi Phi adasi icin ertesi gune tur satin alip hostelimize donduk. (1000 Baht yani 100 yuan odedik)
3.gunumuze hostelimizdeki guzel kahvaltimizla basliyoruz. Saat 9'da turun servisi bizi almak icin geliyor ve toplanma noktasinda diger turislerle bulusuyoruz. Bu arada tur sirketinde yapilan kahve, kurabiye servisinden yararlanip tura basliyoruz. Turkiye'deki gibi buyuk yat turu seklinde degil de tur botlariyla yapiliyor burda bu tarz geziler. Biz de bota binip yaklasik 30 dakika gittikten sonra Ko Adasina ulasiyoruz. Burda denize girip biraz acikta snorkelle daliyoruz. Normalde denizin altinda baska seyler gorunce huylanan biri olarak ilk etapta hosuma gitmese de bir suru farkli balikla yuzmek ve deniz altindaki farkli renkteki kayalari gormek inanilmaz bir deneyim oldu benim icin. Daha sonra Monkey Adasi denilen adaya yaklasiyoruz. Burda adaya cikmiyoruz bottan bakiyoruz cunku maymunlar etrafta geziniyor ve dogal ortamda olduklari icin bize zarar vermeleri olasiymis. Burdan ogle yemegini yiyecegimiz adaya gidiyoruz. Ogle yemegi acik bufe seklinde bir Musluman restorantindaydi ve gayet guzeldi. (tura dahil). Bu arada ogle yemegi disinda botta meyve, icecek, kurabiye ikrami tum gun vardi. Daha sonra meshur Phi Phi adasi... Gunumuz tabiki de harika geciyor ve hostele donup biraz dinlendikten sonra aksam guzel bir Thai masajina gidiyoruz. Bu kadar sert bir masaj oldugunu bilmiyordum acikcasi korktum masaj yapilirken acaba bir yerime bir sey olur mu diye hahaha. Ayak masaji + thai masaji icin toplam 450 Baht yani 90 yuan civari odedik. Aksam yemegi icin civardaki aksam pazari tadinda kurulan bolgeye gidiyoruz. Burdan cok lezzetli bir Pad Thai alip meydanki canli muzik esliginde bir guzel yiyip havaalanina dogru yola cikiyoruz. 
Bu arada 3. gun icin kucuk bir kafa karisikligi yasadik o da geziyi cok acele planladigimiz icin. 2.gun aksami ucusumuzun 4.gun gecesi oldugunu dusunduk. Daha sonra 3.gune uyaninca ucusun o gece oldugunu farkettim ve apar topar esyalarimizi toplayip bot turuna cikmadan check out yapmamiz gerektigini dusunduk. Valizlerimizi resepsiyona biraktik ancak o aksam farkettim ki o gun check out yapmsak da olurmus cunku o gece icin odeme yapmisiz. Boyle bir karmasa yasadik ancak neyse ki Bangkok ucusuna yetistik sorunsuz.
Kesinlikle Phuket'e bir kez daha gidegim eminim. Ama bu kez gezmek icin sadece tatil yapmak icin olacak orasi kesin.

Hostel icin: Otel icin: https://www.booking.com/hotel/my/expressionz-suites-kuala-lumpur.en-gb.html?aid=304142;label=gen173nr-1FCAEoggI46AdIM1gEaDGIAQGYAQm4ARfIAQ_YAQHoAQH4AQuIAgGoAgM;sid=4eada5663841f7f81ad6bd8307d29cfe;all_sr_blocks=381860201_130951943_2_2_0;checkin=2019-02-28;checkout=2019-03-27;dest_id=-2403010;dest_type=city;dist=0;group_adults=2;hapos=8;highlighted_blocks=381860201_130951943_2_2_0;hpos=8;room1=A%2CA;sb_price_type=total;sr_order=class_and_price;srepoch=1550314403;srpvid=84c74c9140ee00b1;type=total;ucfs=1&#hotelTmpl




18 Şubat 2019 Pazartesi

Kuala Lumpur Gezi Yazisi


Malezya'ya gitmeden once buranin Musluman bir ulke oldugunu ve Turkiye'ye gore Islam'in daha yogun yasandigi bir ulke oldugunu biliyordum. Bunun disinda cok fazla ayrintili bir bilgiye sahip degildim. Guneydogu Asya, sanirim ulkemize olan uzakligindan dolayi, buralar hakkinda pek bilgimiz yok ya da ordan burdan duydugumuz kulaktan dolma bilgilere sahibiz. Hemen kisaca ulke hakkinda bilgi vereyim size. Mazleya 13 eyaletten olusuyor, parlamenter monarsi ile yonetiliyor, 18.000 adanin birlesmesinden olusuyor, halkin yuzde 55'i Malay, resmi dil Malayca ancak neredeyse herkes Ingilizce konusabiliyor. 
3 gunluk Singapur gezimizden sonra yaklasik 1 saatlik bir ucusla Malezya'nin baskenti Kuala Lumpur'a variyoruz. Ulkede ulasim pek gelismis degil acikcasi. Havaalanindan sehir merkezine anlasmali taksiler var. Bilet alip binebiliyorsunuz. Ucreti de normal taksilere gore daha uygun. Dogruca otelimize gidip yerlesiyoruz. Sectigimiz otelin bu kadar luks oldugunu biz de bilmiyorduk acikcasi. Otelden ziyade suit odalardan olusan bi binaydi. (Icinde mutfagi banyosu olan -hatta camasir makinesi bile- bunlarinda disinda binada restorant da vardi.) Burayi secme nedenimiz roof top havuzunun olmasiydi. Binada toplam iki tane farkli katlarda olmak uzere havuz vardi. Buraya 5 gece 6 gun icin kisi basi yaklasik 450 yuan odedik. 
Ilk gun icin hedefimiz Petronas Twin Towers'i gormek oldu. Burda dikkat etmek gereken fotograf cekilirken turistleri kaziklamaya calisan ya da hirsizlik yapmaya calisan kisilerden uzak durmak. Siz kendi halinizde fotografinizi cekilip bir an once kalabaliktan kacmaya bakin. Bu kuleler Kuala Lumpur'un simgesi haline gelmis ve inanilmaz ilgi cekiyor. Ancak ben daha cok dogadan etkilenen biri oldugum icin bu tarz yapilar pek ilgimi cekmiyor. Burda isimizi bitirip Ukraynali arkadasim Yura'nin daha once arastirip buldugu 'Menare' diye bilinen kuleyi ariyoruz. Daha sonra ogrendik ki 'Menare' yuksek binalara verilen genel bir admis orda. Aradigimiz yerin adi Kuala Lumpur Tower'mis. Kuleye cikmak icin oncelikle asagidan ucretsiz shuttle bus'a binip yokusu cikiyorsunuz. Kuleye cikmak icin kisi basi 100 ringit oduyoruz ve oldukca hizli olan asansorle kuleye cikiyoruz. Burda glass box denilen tamamen camdan yapilan uzerine cikip asagi bakabildiginiz kutular var. Acikcasi benim yukseklik korkum oldugundan ilk adimi atar atmaz minik bir kalp krizi gecirdim ve geri dondum.
Bu arada yukarida bahsetmistim Kuala'da ulasim cok gelismis degil. Uber mantigiyla calisan Grab adinda bir uygulama var. (Eger ulkede sim card almayacaksaniz bu app'i buraya gelmeden indirmenizde fayda var. Cunku telefonunuza aktivasyon sms'i gelecek) Biz de burda kaldigimiz sure boyunca Grab car kullandik. Ikinci gun otelimizden Grab Car ile meshur Batu Magaralari'na gittik. Burasi Budistler icin oldukca onemli bir tapinak. Dikkat etmek gereken sey maymunlar. Birden uzerinize atlayip cantanizi ya da suyunuzu elinizden kapabilir. Giris icin bir ucret yok ancak merdivenleri tirmanmadan once eger acik giyinmisseniz ozellikle bacaklariniz aciktaysa 10 ringite giriste sal kiralamaniz gerekiyor. Evet cook etkileyici bir bolge kabul ediyorum ancak tepeye ciktiginizda burnunuza gelen koku, etraftaki copler oldukca mide bulandiriciydi. Hatta mikrop kapacagim diye bile korktum. Etrafta gezen tavuklar, yerdeki yemek artiklari... Keske dedik cuzi bir giris ucreti olsaymis da buralari temizlemek icin kullansalarmis. Neyse kotulemek degil niyetim sadece realist olmak lazim. Hangi gezi yazisini okusam, herhangi bir ulke hakkinda, hep yok soyle harika yok boyle harika seklinde seyler goruyorum. Sonra gidip gezdigimde -galiba bu tarz yazilar beklentimi artiriyor- ''aa burasi boyle miymis yani'' diyorum. O nedenle benim amacim sadece olani aktarmak. Bu arada 2.gunumuzu oteldeki havuzda gecirerek bitiriyoruz.
Geri kalan gunler icin merkezde cok fazla yapacak bir sey kalmadi acikcasi. Biz de Petronas Tower civarindaki parki gormeye gittik. Oldukca buyuk ve guzel tasarlanmis bir park ve bir de burada yapay buyuk bir gol var. Gole bakacak sekilde kurulmus bir cok cafe ve bar var bu civarda. Hepsi de oldukca sik ancak sanirim turislere hitap ettiginden fiyatlar biraz yuksek. Yine de en azindan bir kez oturup bir kahve icmeye deger.
4.gunumuz icin Kuala Lumpur denilence akla gelen, gorulmesi ve deneyimlenmesi sart Selangor bolgesi'nde yasayan dunyanin en buyuk ikince ates bocegi kolonisini gormeye gittik. Burasi merkeze uzak. Grab car ile yanlis hatirlamiyorsam gidis donus 200 ringit civari odedik. (4 kisi icin toplam) Bu etkinligin aksam saatlerinde yapilmasi gerekiyor. 4'er kisilik botlara biniyorsunuz ve sizi nehirde bir tura cikariyorlar. Nehir kenarindaki agaclar ates boceklerinin isiklariyla oyle bir aydinlanmisti ki sanki Noel agaci gibi gorunuyorlardi. Bazen uzerimize konan ates bocekleri de oldu. Ancak o kadar kucuklerdi ki sadece minik bi isik gorebiliyorsunuz o karanlikta o kadar. Eger yolunuz Kuala Lumpur'a duserse kesinlikle bunu deneyimlemelisiniz.
5. gunumuz benim dogum gunume denk geldi. Hayatimda ilk defa ocak ayindaki dogum gunumu yaz sicakliginda havuza girerek T-shirt giyerek kutladim hahah. Aksam kutlama icin The Beach isimli bara gitmeyi tercih ettik. Cok hosumuza gittigini soyleyemeyecegim maalesef. Aslinda planimiza gore burada 1 gun daha kalip burdan Guangzhou'ya gecip orayi gezmek vardi. Hatta biletler ona gore alindi ve rezervasyonlar ona gore yapildi. 4 kisi ciktigimiz bu yolculugu 2 kisi olarak devam ettirme karari alip Ukraynali arkadasim Elena ile bir cilginlik yapip Guangzhou icin aldigimiz non-refundable bileti yakip, onun yerine Phuket'e ordan da Bangkok'a bilet aldik. Kuala'daki otel icin bir gece daha fazla odemistik ancak onu da yaktik. Pisman miyiz peki? Hayir tabiki de... Kaybettimiz sadece 450 yuanlik donus bileti ve yaklasik 80 yuan otel parasi oldu. O nedenle biz sadece gozumuzu kapattik ve yeni rotamizi olusturduk. O zaman Tayland gezi rehberi bir sonraki yazida geliyooooor...

Otel icin: https://www.booking.com/hotel/my/expressionz-suites-kuala-lumpur.en-gb.html?aid=304142;label=gen173nr-1FCAEoggI46AdIM1gEaDGIAQGYAQm4ARfIAQ_YAQHoAQH4AQuIAgGoAgM;sid=4eada5663841f7f81ad6bd8307d29cfe;all_sr_blocks=381860201_130951943_2_2_0;checkin=2019-02-28;checkout=2019-03-27;dest_id=-2403010;dest_type=city;dist=0;group_adults=2;hapos=8;highlighted_blocks=381860201_130951943_2_2_0;hpos=8;room1=A%2CA;sb_price_type=total;sr_order=class_and_price;srepoch=1550314403;srpvid=84c74c9140ee00b1;type=total;ucfs=1&#hotelTmpl


16 Şubat 2019 Cumartesi

Singapur Gezi Yazisi

Iki hafta surecek olan Guney Asya seyehatimize Singapur'dan basliyoruz. Xian'dan yaklasik 6 saat suren ucak yolculuguyla sabah saatlerinde Singapur'un baskenti Singapur'a vardik. Singapur Turk vatandaslarinda vize istemiyor. Ulkeye girisim oldukca kolay oldu. Birlikte seyehat ettigim arkadaslarin 96 saatlik transit vize haklari vardi. Planimiz Singapur'da daha fazla kalmakti aslinda ancak maksimum 96 saat sinirimiz vardi.
Havaalanindan hostele ulasimimiz metro ile oldu. Singapur'da metro hatti oldukca kullanisli. Kaldigimiz sure boyunca tamamen metro ile ulasimizi sagladik. Hostelimiz merkeze oldukca yakin (Bohemian Hostel) China Town bolgesindeydi. Esyalarimizi birakip dogruca etrafi kesfe ciktik. Oncelikli hedefimiz unlu Marina bolgesini gormek oldu. Singapur'un kelime anlami 'aslan' demekmis. Bu nedenle sehrin tam merkezinde kocaman bir aslan heykeli var. Bu meydan ayrica ulkenin de sembolu haline gelmis. Fotograflarimizi cekip dogruca unlu ''Garden By the Bay''e gidiyoruz. Burayi oldukca buyuk bir kapali mekan bahcesi olarak dusunebilirsiniz. Ancak oyle buyuk ve guzel dizayn edilmis ki agzimiz acik dolastik. Artik hostele donup dinlenme vaktimiz geldi.
Aksam icin "Clarke's Quay'' isimli kafe ve barlariyla unlu nehir kenarina kurulmus bolgeye gittik. Burasi hostelimize yurume mesafesindeydi. Guzel bir askam yemegi yiyip Gardens By the Bay bolgesine gittik. Cunku aksam isiklarla daha farkli gorundugunu duymustuk. Gercekten de isiklandirmalarla bir baska guzel gorunuyordu. Boylelikle ilk gunumuzu tamamlamis olduk.
Ikinci gun hedefimiz Sentosa adasi oldu ve tabiki de Universal Studios. Sentosa adasina ulasim metro ile saglaniyor. Adaya Mona Rail denilen bir baska metroya aktararak gidebiliyorsunuz. Aktarma bir AVM'nin icinden yapiliyor. Bana oldukca ilginc gelmisti.Mono Rail icin tekrar bilet almaniz gerekiyor. Gidis donus olarak 5 Singapur Dolarina alabiliyorsunuz. Universal Studios'a giris icin kisi basi 71 Singapur Dolari odedik. Neredeyse butun gunumuz burada gecti. Acikcasi butun trenleri, rollar coaster'lari denemek istiyorduk ancak oyle uzun kuyruklar vardi ki sadece Transformers'a binmek icin neredeyse 1.5 saatlik bir sira bekledik. Ama degdi tabiki de. Giriste VIP Pass adinda bir bilet daha varmis bur arada onunla sira beklemeden girebiliyormussunuz ancak cok pahaliydi diye hatirliyorum almaktan vazgecmistik. Ama bir daha gidersem kesin alirim diye dusunuyorum cunku bi cok seyi deneyemedik siralar yuzunden. Burayi bitirdikten sonra adadaki avm'ye gidip kendimize serbest zaman verdik ve biraz alisveris yaptik. Yine burdaki supermarketten aksam yemegi icin bir seyler alip dogruca kumsala gittik ve aksam yemegimizi kumsalda yaptik.
Ve son gunumuz. Bu gunu denize girerek gecirmek istedik ve tekrar Sentosa Adasi'na dogru yola koyulduk. Palawan Beach'te denize girmeye karar verdik. Su biraz soguktu ancak deniz cok temizdi. Kumsalda her sey dusunulmustu gerecekten. Ucretsiz dus, soyunma kabinleri ve tuvaletler vardi ve oldukca temizdi. Burda denizin uzerinde gecen ipten sallanan bir kopru var. Burdan gecerek Asya kitasinin guneydeki son kara parcasina gecebiliyorsunuz. Gectiginizde iki buyuk gozetleme kulesine cikip etrafa soyle bir bakmayi unutmayin. Cunku ben o manzarayi unutamiyorum. Singapur'daki son gecemizi Clarke's Quay bolgesinde guzel bir askam yemegi yiyerek sonlandiriyoruz. Ertesi gun oglen Kuala Lumpur ucusumuzla gezimize devam ettik.
Singapur hakkinda soyle kisaca gozlemlediklarimi paylasmak istiyorum. Burasi yasaklar ulkesi diye geciyor. Belki duyanlar vardir. Bir cok yasak var ulkede. Karsidan karsiya gecerken isiklara cok dikkat etmeniz gerekiyor. Sokakta sigara icemiyorsunuz. Metroya Durian meyvesiyle binmek bile yasak. Bunlarin disinda ulkede cok fazla yabanci var. Herkes Ingilizce anliyor ve konusabiliyor. Yasamak icin secebilecegim bir ulke degil ama kesinlikle gorulmeli.
Hostel icin: http://www.booking.com/Share-Gds0Pc






Sangay Gezi Yazisi

Sangay (Shanghai) suphesiz dunya uzerindeki en gelismis sehirlerden bir tanesi. 24 milyonu askin nufusuyla (2017 verilerine gore) dunyanin nufus acisindan en buyuk sehri ve yine dunyanin en yogun ticari limani da burda bulunuyor. Sehirden Yangtze isimli kocaman bir nehir geciyor. Sehrin dogusunda da Dogu Cin Denizi yer aliyor. (Hemen kucuk bir not sehrin adindaki Shang kelimesi UPON; hai kelimesi ise SEA anlamina geliyormus. Yani deniz uzerindeki sehir gibi dusunebiliriz.)Xian uzerinden Sangay'a normal hizli tren ile 17 saatte vardim. Tren aksam 20:44'te kalkip ertesi gun oglen 11:50 de Sangay'a vardi. Gece uyumakla gecitigi icin cok fazla vaktin nasil gectigini anlamadim. Yatakli tren icin kisi basi tek yon 350 yuan odedim. Tren istasyonuna ulastigimda sehirde toplam 17 ayri metro hatti oldugunu gordum. Bizim kalacagimiz hostele gitmek icin 8. ya da 4. tren hattina binmem gerekiyordu. Metro durak bilgileri Xian'daki gibi cok net ve acik degildi maalesef ama biraz incelemeyle cozdum. Tek kullanimlik metro karti da 4 yuan. Gideceginiz mesafeye gore degisiyor ancak genelde 3-4 yuan odedik. Kaldigimiz hostel oldukca guzeldi. Girisinde sik bir cafe, arka tarafinda da konteynirlardan olusan odalar bulunuyordu. Odalarda ucretsiz snack bar, dis fircasi, havlu vs her sey mevcuttu. 2 gece icin 700 yuan odeme yaptik. Ayrica hostelin cafesi icin de yuzde 8 indirimimiz vardi. Check in islerimden sonra dogruca ana meydana yani People's Square adli meydana gittik. Orda meshur alisveris caddesi Nanjing Road'da yurumeye basladik. Bu bolge gercekten de New York havasindaydi. Cadde uzerinde devasa bir M&Ms , Lego Land gibi bir cok ithal markanin magazasi vardi. Yine burada bir alisveris merkezinin icindeki Tayland restoraninda gayet guzel bir yemek yiyip yolun sonundaki The Bund'i gorebilecegimiz, aradan nehrin gecip guzel fotograflar cekebilecegimiz alana dogru gittik. Buraya hava kararinca gitmek gerekiyor cunku isiklandirmalarla harika gorunuyor. Fotograflarimizi cektikten sonra nehrin diger tarafina gecmek icin DIDI (Cinlilerin UBER'i) cagirdik, yaklasik 18 yuandi. Nehrin diger tarafinda The Bund'in yaninda bir is merkezi var. 94. katinda Hyatt otelin restoranina gidelim dedik ancak fiyatlar o kadar ucuktu ki hic bir sey yiyip icemeden asagi indik. Starbucks'ta kahvemizi icerken 95. katta 'Night Aquarium' adli bir etkinligin oldugunu gorduk ve katilmak istedik. Biletler icin 100 yuan verdik ancak daha sonra pisman olduk cunku bekledigimiz bir etkinlik degildi maalesef. Ertesi gune People's Square meydanindaki bir avm'nin girisinden ulasabileceginiz unlu 'Madame Tussauds' muzesini ziyaret ederek basladik. Biletler 190 yuandi. Muze binanin 7.katinda bulunuyor. Muze gayet guzeldi. Hollywood yildizlarindan Cin yildizlarina animasyon karakterlerden K-POP starlarina kadar herkes vardi. Muzeden sonra guzel bir yemek yemek icin yine ayni binanin 6.katindaki yemek bolumunde yemegimizi yiyip City Aquarium'u gormek icin 2. metro hattiyla nehrin karsisina gectik. Akvaryum ve Sightseeing otobuslerine birlikte bilet aldigimizda 185 yuan oduyorsunuz. Oncelikle akvaryumu gezdik. Oldukca buyuktu. Penguenler, fok baliklari her sey vardi ve yine dunyanin en uzun yeralti akvaryum tuneli de buradaydi. Bana biraz hem kalabaliktan hem de tunelde olmaktan fenalik geldi ve cok incelemeden bir an once yukari cikmak istedim. Daha sonra biraz dinlenmek icin yakinlardaki Starbucks'ta bir kahve icmek istedik. O sirada Disney store'un onunden geciyorduk. Bi bakalim dedik ancak oyle bir sira vardi ki magazaya girmek bile mumkun degildi o yuzden biraz dinlenip sight seeing otobusune bindik ancak otobus hic tatmin edici degildi. Zaten trafik de vardi. Pisman olduk kombine bilet aldigimiza. Burdan hostele donup yuzde 8lik indirimizle kafede guzel bir hamburger yedik (indirimle bile 71 yuandi).Yilbasi gecesini kutlamak icin oncelikle Revolution Coctails isimli bir bara gittik. Tabi yilbasi oldugu icin bar konseptinden biraz club konseptine donmustu. Benim asil planim burda biraz kalip 12'ye The Bund'i izleyerek nehrin kenarinda girmekti. Ancak 2004'te sanirim havai fisek gosterileri sirasinda bir kaza meydana geldigi icin artik gosteri yapmama karari almislar. Bir de yilbasi gecesi ulasim problem olacagi icin butun geceyi o barda gecirmek durumunda kaldik. Fiyatlar Sangay standartlarina gore oldukca uygundu. Giris icin 100 yuan odedik bir icki dahildi buna. Oldukca eglenceli bir geceydi. Donuste taksi bulmak icin epey yuruduk ancak neyse ki bulabildik.Ertesi gun donus gunumuzdu. Ucustan once havaalanina yakin 'Laowai Caddesi'ne gittik. Burasi bana ayni Izmir'deki Muzaffer Izgu sokagini hatirlatti. Avrupai tarzda evler ve kafeler vardi. Yemegimizi yiyip Sangay'in ikinci buyuk havalanina gittik. Burada da bir kac hediyelik alip Xian'a Shanghai Airlines'in  2saat 40 dakikalik ucusuyla donduk. Gezi oldukca keyifliydi .Sangay gercekten pahali bir sehir bir o kadar da buyuk. Hala goremedigimiz bir cok yer var. Ozellikle Disneyland'a bu kez gidemedik cunku giris icin 400 yuan vermek istemedik. Ama kesinlikle bu sehre tekrar gitmek istiyoruz. Eger Cini' gezmek gibi bir planiniz varsa Sangayi kesinlikle dahil etmelisiniz. Dipnot: 2 gece 3 gunluk bu gezimde tren bileti+ ucak bileti+ yeme-icme+hediyelik esya+ kalacak yer+sehir ici ulasim yani toplam her turlu harcamam = 2600 yuan civari